Seçil Erzan’ın Denizbank yöneticileri hakkında öne sürdüğü “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlamalarıyla ilgili soruşturma, savcılık tarafından takipsizlikle sonuçlandı. Savcılık, Erzan’ın iddialarının gerçekliği yansıtmadığına ve suçların işlendiğine dair yeterli ve inandırıcı delile ulaşamadığına karar verdi.
Erzan, 29 kişiyi özel fon adı altında dolandırdığı iddiasıyla yargılanıyordu ve bu süreçte Denizbank yöneticilerinin kendisine baskı uyguladığını, serum verildiğini ve “bu işi banka dışında yaptığını söylemesi için” zorlandığını öne sürmüştü. Savcılık, bu iddialar üzerine genel müdür Hakan Ateş’in de dahil olduğu 9 Denizbank yöneticisi hakkında soruşturma başlatmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma sonucunda Erzan’ın iddialarının yasal unsurlarını oluşturmadığına karar vererek takipsizlik kararı verdi. Savcılık, Erzan’ın Çorlu’daki evinden Zincirlikuyu’daki banka binasına kendi isteğiyle geldiğini ve “suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme” suçunu destekleyecek kesin ve inandırıcı delil elde edemediğini belirtti. Ayrıca “suçluyu kayırma” suçlamasıyla ilgili olarak da Erzan’ın Denizbank yöneticileri tarafından kayırıldığına dair bir eyleme rastlanmadığını açıkladı.
Soruşturmada Selçuk İnan ve Musa Mert Çetin’in de aralarında bulunduğu beş müşteki tarafından banka yetkililerine yönelik “suç delillerini yok etme”, “suçluyu kayırma” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlamaları da incelendi. Bu suçlamalarla ilgili olarak da savcılık, iddiaları destekleyen yeterli delil olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.