## MİT Müzesi: İstihbaratın Gizli Dünyasına Yolculuk
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), 97. kuruluş yıldönümünde kapılarını açan devasa müzesi “Kale” ile geçmişinin gizemli dünyasına ışık tutuyor. “Vatan”, “Gelenek” ve “Gelecek” temaları üzerine inşa edilen müze, dijital bir kapıyla ziyaretçilerini karşılayarak MİT’in tarihine bir yolculuğa çıkarıyor.
“İz”, “Bellek”, “Yol”, “Göz”, “Hedef” ve “Gurur” olmak üzere altı farklı istasyonda, MİT’in tarihsel derinliklerinden günümüze uzanan bilgi ve belgeler sergileniyor. Her istasyonun duvarlarında, tarihi kişiliklerin, liderlerin ve düşünürlerin özlü sözleri yer alırken, istihbarat faaliyetlerinin başlangıcına ışık tutan eski belgeler de ziyaretçilerle buluşuyor.
Müze, geçmişte istihbaratçıların kullandığı yöntemleri gözler önüne seriyor. Güvercinlerin ayaklarına bağlanan şifreli mesajlar, ayakkabı topuklarına gizlenen dinleme cihazları, robot kravatlar, sabunlara ve kartpostallara gizlenmiş mesajlar, hatta inşaat tuğlası ve taşların içine saklanmış bilgiler, ziyaretçilere o dönemin teknolojisinin nasıl kullanıldığını gösteriyor. Ayrıca 1920-1930’lu yıllardan kalma gizlilik dereceli belgeler, hilal sembollerinin sayısıyla gizlilik seviyesini ortaya koyuyor: Bir hilal “mahrem”, iki hilal “gayet mahrem”, üç hilal ise “fevkalade mahrem” anlamına geliyor.
Müzede, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece Hürriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı FaceTime yoluyla CNN Türk yayınına bağladığı anlar ve Erdoğan’ın millete seslenişi de sergileniyor. Başbakanlık döneminde Keçiören’deki ikametgâhında çoklu bir prize yerleştirilen telsiz vericinin bulunduğu böcek de müzede yer alıyor. 2011 yılında MİT tarafından tespit edilen bu böcek, FETÖ’cü emniyet mensupları tarafından yerleştirilmişti.
MİT’in tarihine dair önemli figürler de müzede yer buluyor. Belgelerden birinde İçişleri Bakanlığı’nın 1935 yılında yazar ve siyasetçi Halide Edip’in izlenmesini istediği görülüyor. Dönemin MAH Reisi, istenen rapora “Biz casus takip ediyoruz, Halide Edip olsa olsa rejime karşı olabilir” şeklinde bir not düşmüş. Dünyaca ünlü milli halterci Naim Süleymanoğlu’nun Türkiye’ye iltica etmesinde, bir Bulgar vatandaşının yemek yediği ve antrenman yaptığı yerlerin nasıl izlendiği de belgelerde yer alıyor.
Müzede, Mustafa Kemal Atatürk’ün istihbarat sahnesindeki rolüne de değiniliyor. 1911 yılında, gönüllü arkadaşlarıyla İtalya işgali altındaki Trablusgarp’a sahte kimlikle giren Atatürk, “Gazeteci Mustafa Şerif” adını kullanmıştı. Atatürk’ün “Şahsi meselemdir” dediği Hatay’ın anavatana katılmasında istihbaratın önemli bir rolü bulunuyor. Fransız Konsolosluğu’nda görev alan bir MİT mensubunun elde ettiği istihbarat raporu da müzede yer alıyor.
MİT’in en önemli operasyonlarından biri olan PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalanması da müzede ayrı bir bölümde anlatılıyor. Öcalan’ı Kenya’dan Türkiye’ye getiren MİT ekibi, operasyonu başarıyla tamamladıktan sonra fotoğraf çektirmek istedi ancak kendilerini çekemeyen isimsiz kahramanlar, Kenya’dan gün batımı karesini yakaladılar.
MİT Müzesi, sadece istihbarat tarihine ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda ziyaretçilerine Türkiye’nin geçmişini, güvenliğini ve geleceğini anlama fırsatı sunuyor.